İngilizce konuşmak bir çoğumuz için sıkıntılı bir süreç olabilmektedir. Siz de konuşma odaklı ingilizce kursu arayışına son vermek istiyorsanız, English Box İngilizce Kursu tercihiniz olabilir. Bu yazımızda bu soruna ve çözümlerine daha ayrıntılı bir şekilde değineceğiz.
Anlıyorum Ama Konuşamıyorum Sorunsalı
“Anlıyorum ama konuşamıyorum!” İngilizce söz konusu olduğunda bu cümleyi kaç kez duyduğunuzu hiç düşündünüz mü? Benzer anlamlara gelen cümleleri kaç kez sıraladığınızı fark ettiniz mi? Peki, kaç kez düşüncelerinizi ifade etmeye çalışırken ağzınızdan anlamsız gevelemeler çıktığını hatırlıyor musunuz? Bunlardan herhangi biri sizin başınıza geldiyse hemen endişeye kapılmayın. Çünkü bu ingilizce öğrenimi sürecinde sıklıkla karşılaşılan durumlardan biridir. Çok karşılaşılan bir durum olması da insanları sıklıkla bu sorunun çözümü olmadığı düşüncesine sürüklese de esasında durum öyle değildir. Yine de, ne yazık ki insanlar bu psikolojik girdap içerisine kolaylıkla düşmektedirler.
Grammar (Dil Bilgisi) Her Şey Demek Değildir
Ana dili ingilizce olmayan ve bu dili öğrenme sürecinde olan bazı insanlar çok iyi derecede dil bilgisi kurallarına hakim olsalar, aşırı edebi bir dille ya da teknik bir dille yazılmış belli bir profesyonellik gerektiren metinler dışında okudukları hemen hemen her şeyi anlasalar ve hatta neredeyse her konuşulanı kavrayabilecek kapasitede bir ingilizce seviyesine gelmiş olsalar dahi iş konuşmaya gelince sıkıntı yaşayabilmektedirler. Çünkü dil bilgisi kurallarına iyi derecede hakim olmakla bunları konuşurken kullanabilmek farklı şeylerdir.
Günlük hayatta da dil bilgisi kurallarını sular seller gibi ezberlemiş ama iş konuşmaya gelince takılıp kalan kişileri muhtemelen görmüşsünüzdür. Bunun tam tersi de mümkündür. Kişi kendini rahatlıkla ifade edebilir, karşı tarafla çok rahat diyalog kurabilir, iyi bir şekilde konuşabilir ama dil bilgisi kurallarına hiç de hakim olmayabilir. Bu ilk etapta şaşırtıcı gibi gelse de üzerinde düşünüldüğünde hiç de mantıksız değildir. Aslında ana dilimizi de bu şekilde öğrendiğimizi düşününce her şey bir nebze olsun aydınlanacaktır. Doğduğumuzda da ana dilimize sürekli maruz kalarak ve sıklıkla duyduğumuz sesleri taklit ederek, konuşmaya çalışarak dili öğreniyoruz. Temel seviyede dil bilgisi kurallarını bile dili konuşmaya başladıktan çok daha sonra ilkokulda öğrenmeye başlıyoruz.
Aslında bunun evrimsel süreçte de bir açıklaması vardır. İnsan beyni sezgisel olarak çıkarımlar yapacak şekilde evrimleşmiştir ve diğer hayvanlara nazaran eşsiz bir dil becerisine sahiptir. İnsanlar sürekli olarak belli seslere maruz kaldıklarında beyinleri bunu sezgisel olarak içselleştirir ve bunun sonucu olarak çıkarımlar yapmaya başlar. Böylelikle zamanla herhangi bir şeyin nasıl söyleneceğini öğrenerek kolaylıkla konuşmaya başlar. İşte yeni bir dil öğrenirken de aynı süreç işlemektedir. Dil bilgisi kurallarına biraz hakim olmanın işinizi kolaylaştıracağı bir gerçektir fakat sadece grammar odaklı bir yol çizmek öğrenme sürecinizi yavaşlatacaktır.
Örneğin eski cep telefonlarını kullanan birisinin akıllı telefonları ilk kez kullanmaya başladığını varsayalım. Bu kişinin uyum süreci yaşaması ve ilk etapta zorlanması normaldir. Fakat akıllı telefonu kullanmak için telefonun tüm donanımsal özelliklerini bilmesi gerekmez. İşine yarayacak belli başlı noktaları öğrenerek zamanla daha fazla ayrıntı ve özellik keşfederek yoluna devam eder. Benzer bir şekilde araç kullanabilmek için tüm motor aksanının nasıl çalıştığını bilmemize gerek yoktur. Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Grammar öğrenimi ve dili konuşma süreci ile ilgili olarak da böyle bir analojiyi rahatlıkla kurabiliriz.
Hata Yapmaktan Korkmayın
Aşırı aksanlı konuşacağını düşünerek çekinme, yabancı bir dili konuşurken gereksiz bir şekilde utanma, kelime dağarcığının yetersiz olması, düşünceleri tam olarak ifade edememe korkusu ya da hata yapılacağı kaygısı gibi çeşitli sebepler yüzünden insanlar ingilizce konuşmaktan vazgeçmektedirler. Oysaki bu sorunu gidermek o kadar da zor değildir.
Önemli olan hedefleri önceden iyi bir şekilde belirleyebilmek ve amaçlanan yolda emin adımlarla, iyi yönlendirmeler eşliğinde yürüyebilmektir. Elbette çok çalışmak başarıyı getirebilir ama asıl olay çok çalışmaktan ziyade sistemli ve zamanı iyi kullanarak çalışmak ve öğrenilen dili pratiğe dökerek başarıya giden yolu çizebilmektedir. Çünkü zaman en kıymetli hazinemizdir ve zaman kaybının telafisi yoktur. Bu yüzden sadece kitaplar ya da dil bilgisi kuralları içerisinde boğulup saatlerce yapılan çalışmalardan ziyade ingilizceyi günlük yaşamınızda adapte edecek bir çalışma rutinini de oluşturmanız gerekmektedir.
Bunu ne kadar iyi yapabilirseniz öğrendiğiniz dil de bir o kadar sağlam olacaktır. Bunu yapmanın en etkili yolu da elinizden geldiğince çok konuşma pratiği yapmaktır. Eğer bir dil kursuna gidiyorsanız ya da bir konuşma kulübüne üye iseniz ya da ingilizce konuşulan bir ortamda bulunuyorsanız kendinizi geri çekmeyiniz. Elinizden geldiğince, basit cümlelerle bile olsa kendinizi ifade etmekten kaçınmayınız. Bu sırada dil bilgisi kuralları ile kafanızı meşgul etmeyiniz. Unutmayınız ki, oradaki insanların bir çoğu ingilizcenin sizin ana dilinizin olmadığının farkında ve sizin nasıl konuştuğunuz sandığınız kadar umurlarında değil. Aslında yersiz bir korku yaşıyorsunuz.
Kısacası hata yapmaktan korktuğunuz için konuşmaktan kaçınma hatasına düşmeyiniz. İnsan bir çok şeyi hata yapa yapa öğrenir ve o konuda zamanla ustalaşır. İngilizceyi (ya da herhangi bir yabancı dili) konuşabilmenin de bundan pek farkı yoktur.
Pes Etmeyin
Sıklıkla yapılan hatalardan birisi istenilen seviyeye gelinmediği düşünülerek konuşmaktan vazgeçmektir. İnsanlar kendilerini başkasıyla kıyaslamaya başladığında bu hataya düşme eğilimi göstermektedirler. Bu bakımdan başkaları ile kendinizi mukayese edip moralinizi bozmayınız ve olabildiğince çok konuşma pratiği yapmaya devam ediniz. Pes etmenin ve sürekli ara verip yeniden öğrenmeye başlamanın ilerlemenizi kötü etkileyeceğinin bilincinde olunuz. Psikolojinizi bu noktada iyi yönetebilirseniz zamanla yol kat edeceğinizi ve bunun da dil öğrenme verimizini artıracağını göz ardı etmeyiniz.
Eğer siz de anlıyorum ama konuşamıyorum diyenlerdenseniz, bir şekilde bir konuşma fobisi geliştirmiş, kaygı ve stres içinde boğulmuş bir durumdaysanız English Box’in konuşma odaklı (speaking) kurslarını değerlendirebilirsiniz. English Box’te her öğrencinin ihtiyacı noktasında belirlenmiş ders programları, özenle hazırlanmış içerikler ve performansa dayalı öğrenim metodu ile sizin için en iyi sonucu almak ve bir an önce iyi seviyede ingilizce konuşmak hayal değil!
English Box Bunu Nasıl Sağlıyor?
Daha ayrıntılı bilgi için sizi arayalım.
Mecidiyeköy, İstanbul'un merkezi konumunda yer alan ve ulaşım ağlarının kesiştiği önemli bir iş merkezidir. Bu…
Yabancı dil kurslarının fiyatlarının belirlenmesinde birçok unsur etkilidir. Örneğin, dil kursunun ne kadar uzun süreceği,…
Flemenkçe, Avrupa'nın kalbinde konuşulan zengin bir dille, hem iş hem de seyahat için birçok kapıyı…
İngilizce dil becerilerini ölçmek için dünya genelinde yaygın olarak kullanılan iki sistem olan IELTS puanları…
IELTS Sınavının Önemi IELTS (International English Language Testing System), uluslararası alanda kabul gören ve dünya…
Ortalama IELTS Kursu Fiyatları IELTS kursu fiyatları, birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Bu faktörler arasında,…